Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Mart 2012 Cuma

GÜL İLE BÜLBÜL'ÜN HİKAYESİ

Bir küçücük gül ile minicik bülbülün aşkıdır bu. Biri ottur, biri kuştur diye küçümseme gafletine düşmeyesiniz. O minicik bülbül ki; boyuna posuna, bir lokmacık etine bakmadan semada uçuşup dururken öyle bir koku almış ki, bir anda başı dönmüş kolu kanadı kırılmış. Gülün rayihasının meftunu olup acep nerden gelir bu koku diye uzun bir müddet bu güzel kokunun sahibesini aramış. Bulamayınca da yüksek bir yere konup yanık yanık ötmeye başlamış.

Kaşları yayım çehresi ayım,
Benlerim çoktur akranım yoktur,
Bir yüzüm ahım zülfü siyahım,
Bakıp durmalı cana sarmalı hemen almalı.

Gül uzaklardan gelen bu hoş serencamı işitmiş ve o da bu güzeller güzeli sesin sahibine bir anda meftun olmuş. Rayihasından olabildiğince kokuları rüzgarın peşi sıra savurmuş. Bülbül rüzgarın peşi sıra gelen bu kokuyu takip etmiş. Bülbül gülü görmeden kokusuna meftun olmuş gül bülbülü görmeden sesine aşık olmuş. Aşıkla maşuk vuslat hasretiyle yanıp tutuşurken kavuşmaları çok uzun sürmemiş. Derken, vuslat hasrete mani olamamış. Bülbül güle öyle sevdalanmış ki onun her halini görmek istemiş. Yaprağın da benim, dikenin de benim, ezan da benim, cefan da benim olsun demiş. Gül de sevdalısına en güzel kokularını sunabilmek için bir açmış, bir solmuş, bir solmuş, bir açmış. Ona en güzel halini göstermek istemiş. Gül kokusuyla dile gelmiş.

Ah benim efendim servi bülendim
İzzette yekta saadette bihemta
Muhabbette la nazir güzellikte bi kusur
Candan azizim şekerden lezizim
Efendim canım sultanım makbulünüz olmaktır niyazım.

Her aşkın bir cilvesi vardır. Bülbülle gülün aşkının cilvesidir, kavuşup hasretlerinin son bulmamasıdır. Yani vuslatın hep bir başka bahara kalması. Bülbül öttükçe gül açmış, açtıkça kokusu bütün aleme yayılmış, gül utancından gonca haline dönmüş, bülbül gülün bu halini görebilmek için ötmüş, ötmüş, ötmüş. Gelgelim gülün tomurcuktan gonca haline geçtiği sıra bülbül hep bitap düşüp yorgunluktan gaflete, uykuya dalmış. Her uyandığında gül açmış, bülbül feryat edip göremediğine yanmış…
O günden beri her sabah vakti bu ızdıraplı aşk tekerrür edip durmuş. Bülbül sevdiğinin gonca halini görebilmek ümidiyle bir ömür ötmüş. Gül ise sevdiğinin en güzel halini görebilmesi ümidiyle bir ömür boyu açmış açmış, solmuş.

“Ne gül sevmek kolay, ne de gül olmak.”
 Bülbül olmayı seçtiysen bir ömür yanacaksın. Gül olmayı seçtiysen bir ömür solacaksın..


Ben bu hikayeyi çok severim, çünkü zamanında bir yerinde ben de bir bülbülün sesine aşık oldum. Ben gül olmayı seçtim ve bir ömürboyu soldum ve solmaya da devam edeceğim.

11 Mart 2012 Pazar

TEKERRÜR

  Tarih neden tekerrür den ibarettir? Aynı şeyleri neden yaşamak zorundayız ki. Bu tekrarları yaşamak anlama kıtlığımız olduğunu varsaydığından mıdır? Arkadaş seçimlerinde hep aynı hatalar, aşklarda hep aynı sorunlar, girdiğimiz sınavlarda bile hep aynı yerde hata yapıyoruz. Ama neden?..
  Aradan yaklaşık bir saat geçti… Vardığım sonuç: Kesinlikle anlama kıtlığım var. :)