Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Ekim 2011 Perşembe

SORUN Y KROMOZOMUNDA!..

   Erkekler neden anlaşılmazlar? Aslında şöyle demem gerekiyordu. Neden anlaşılmaz konuşuyorlar? Biraz daha açık ve net konuşsalar incilerimi dökünür ya da saçlarımı desem. En büyük korkuları bu sanki; ucunda ölüm yok. Her tanıştığım erkeğin annesine gidipte " Oğlunuzun anlama kılavuzunun bir örneğini alabilirmiyim." diye soramam ki. Kadın sorun bende sanacak, "Benim oğlum gayet anlaşılır." diye bir tepki alacam. Ee be anacım onu büyütüp yetiştiren sensin, ben nasıl anlayayım ki onu. Ama asla anneleri suçlamıyorum. Sorun Y kromozomunda. Burdan her şeyi inceleyen İsveçli Bilim Adamlarına sesleniyorum. Şöyle genel bir kılavuz çıkartsanıza.

20 Eylül 2011 Salı

KORKU

 Kimler korkar ölümden.. Hata yapanlar mı? Yoksa daha yaşayacağı güzel şeyleri olanlar mı? Ben korkar oldum ölümden ama hangi sebeple korkar oldum bilemiyorum.. Hangisi daha ağır basıyor bilemiyorum..

4 Haziran 2011 Cumartesi

...

hadi çizdiğin resimleri, yazdığın şiirleri buruşturup attın..
peki aklından atabilecekmisin ya da kalbinden..
yaşadıklarını biranda silebilecek misin?
o çardağın önünden geçerken,
aklına gelmeyecek mi o güzel sohbetlerimiz yada kavgalarımız..
o eve gidince,
aklına hiç mi gelmeyecek kahkahalarımız..
ya da ...

28 Nisan 2011 Perşembe

BAĞLANMAK YOK

  İlişkileri her zaman zorlaştıran bağlanmak olmuştur. Kadın veya erkek farketmez herşey yolunda gitmeye başladığında ister istemez bağlanıyorsun. Çünkü mutlusun. Mutluluğun daimi olması bağlanmaktan geçiyor gibi bir düşünceye sahip olduğumuz için süreklilik istiyorsun. Bu yanlış bir düşünce değil, sadece düz mantık. Ama bağlılık girince işe bazı dengeler bozulabiliyor. Kaybetme korkusu giriyor işin içine ve işte tam o sırada saçma sapan şeyler yapmaya başlıyorsun. Buna bağlı olarak karşındakinin gözünde mükemmel gözükme çabası geliyor. Onu mutlu edicem derken sıkmaya başlıyorsun. Seni yanlış tanıdığını düşünmeye başlıyor. Uzaklaşıp bakmak istediğinde ise bu sefer sen triplere giriyorsun. Kendinde hata aramaya başlıyorsun ama asıl hata dışında başka herşeyi hata olarak görüyorsun. Sonra olmayan şeyleri tartışmaya başladığında karşındaki senin bir dengesiz olduğunu düşünüyor ve senden kaçıyor. Bundan sonrası da bildiğimiz aşk acısı çekiliyor.
  Halbuki bağlanmasak; onun veya kendinin istediği zaman gidebileceği durumunu kabullenebilirsek herşey çözülecek. Çünkü doğallığını kaybetmeyeceksin veya ilişki doğallığını kaybetmeyecek. Olurda renkler uyum sağlarsa iki kişi içinde vazgeçilmez olacak. İşte o zaman herşey yoluna girecek. Herşeyi akışına bırak. Ne demişler su yolunu bulur..

26 Nisan 2011 Salı

BAŞLANGIÇLAR

"Başlangıç yalnızca bir eylem türü değil, aynı zamanda bir ruh hali, bir çalışma şekli, bir tavır, bir bilinçtir." Edward W. Said.
  Neden yeni başlangıç yapmak ister ki insan? Yaşadığı olayların sonucu yüzünden bunu ister. Hatalarından pişman olduğu için yeni bir başlangıca muhtaç olur.
  Ben bir çok kez yeni başlangıçlar yaptım hayatımda. Ama şimdi bakıyorumda demekki yaşadıklarımdan hiçbir ders almamışım. Etrafıma baktığımda hatta hayat hikayelerini okuduğum kişilerde de aynı durum var. Hep yeni bir başlangıç yapmışlar. Yaşadıklarımızdan ders almayı bilmiyoruz. Kendime yasakladım yeni başlangıçları. Bir başlangıç yapmama gerek yok. Çünkü ben ilk başlangıcımı 1986 yılının 18 Mart'ında yaptım. Benim ve herkesin yapması gereken yaşadıklarından dolayı aldıkları dersleri iyi anlaması. "Dinledim,  gördüm ve öğrendim; artık yapmayacağım. Bana sadece bir başlangıç gerek. " demek yok. Dinlediğin, bir kulağına girer diğerinden çıkar. Gördüklerin yanlış olabilir ve öğrendiklerini yarın unutabilirsin. Bu dersin sebep ve sonuçlarını anlaman gerek. Eğer cidden anlarsan neden başına bunların geldiğini işte o zaman bir daha yapmazsın.
  Benim için anlamak demek bilinç demektir. Ve Edward sana şunu söylemek isterim;
  "Yapılan bir sürü başlangıç, bilinçsizliğin örneğidir."   dm//2011-02

20 Şubat 2011 Pazar

ÇOCUK

Bir "Çocuk", senden uzaklarda.. 
Doğduğu an, seni tanıdığı an'dı.. 
Seninle büyümeye başladı"Çocuk".. 
Emekledi, senin arkandan.. 
Konuşmaya başladı, senin gözlerinin içine bakarken.. 
Yeni yeni duyguların tadını aldı senle..
"Çocuk" için herşeydin sen.. 
Ana, baba, ata gibi.. 
İlk adımını attı, senin elini tutarken.. 
Başladı yavaş yavaş yürümeye ama düşe kalka.. 
Her düşüş de acısada bir yeri aldırmıyordu, sen vardın yanında çünkü.. 
Çünkü her kalkışında elinden tutuyordun "Çocuk" un.. 
Hevesle yanından yürüyordu, göğsü yukarda, başı dik.. 
Ama artık tek başına "Çocuk".. 
Yürüyor gene, sensiz olsada.. 
Bu sefer her düşüşünde acıyor bir yanı.. 
Acıyor kalbi..
Kalkıyor ama tek başına, bekliyor senin elini umarsızca..
 
09.01.2011 // dm

17 Şubat 2011 Perşembe

Masal Kahramanı Çok Yorgun!

masal kahramanı çok yorgun.. yorgunken unutuyor herşeyi.. öncelikle onu seveni.. o yorgunken sevdiğini daha çok yoruyor farkında bile değil.. sevdiği onu mutlu etmek adına yapmadığı şey yok.. ama yinede mutlu edemiyor.. acaba masal kahramanı onu unuttu mu? ya da ağzımdan bile dökülemeyen o kelimeler var.. acaba sevmiyor mu artık?.. 27/11/2010

..ÖZLEM..

Özlem..
Özlemek çok farklı bir duygu. Bence aşktan bile ötedir. Acı çekersin, hele ki elinden birşey gelmiyorsa bu daha da acı verir. Mesela bir daha asla dönmeyecek birine duyulan özlem. Elinden hiçbişey gelmez onu görebilmek için. Resimler, anılar yetmez. İstersin ki onu hissedebilmek ama imkansızdır.
En kötüsü zamanla unutmaktır. Onu unutmazsın ama sesini, yüzünü unutursun. Beyninden yavaş yavaş silinir anılır. Bir süre sonra olurda eski albümlerde ya da telefon rehberinde numarasını görürsen için acır hatırlayamayınca. Bir boşluk oluşur. Arasın onu içinde ama bulamazsın.
Bir de yakınındadır yani istesen ona ulaşabilirsin ama o istemez ulaşmanı. Bu özlem hiç bitmez..
Kıymetini bilmek lazım güzel ya da kötü günlerin. Çünkü unutmaya başladığın an özleyeceksin. Ne olursa ya da kim olursa olsun..

1 Şubat 2011 Salı

KELİMELERE SIĞMAYAN BERKER

Bu yazı Berker'in yoğun isteği üzerine yazılmıştır.
Hani derler ya "Anlatılmaz; Yaşanır!" işte Berker için bu deyiş yerini buluyor. Dışardan bakan kişiler onu sessiz, sakin gibi görürler ama öyle değildir. Sevdiği insanlarla uğraşmayı çok sever ama asla canını yakmaz. Her ne kadar birşey istediğinde karşılığı 5 lira dese de asla pinti veya beleşçi biri değildir. Eğer bir arkadaşı ile birlikte vakit geçirmek istiyorsa hiç düşünmeden herşeyi karşılar. Yeter ki birlikte güzel vakit geçirsinler. Bazen seni anlamadığını düşünebilirsin ama gerçekten de senin ne düşündüğünü ve hissetiklerini anlayabilen biridir. Sadece her zaman bunu sana farkettirmez. Olur da arkadaşının morelinin bozuk olduğunu fark ettiğinde ona hiçbirşey hissettirmeden mutlu etmeye çalışır. Komiktir ama gerçekten anlayana. Doğruyu söylemek gerekirse Cem Yılmaz gibi ince espiriler yapar. Çok iyi niyetlidir ne kadar kötü birisi olmak istese de. Gözlerinin içi güler ama hüzünlü bir yapıya sahiptir. Merhametlidir. Hergün bana bir kız ayarla dese de az ama öz sever. Yani zor sever. Sevimlidir, kendini sevdirmeyi iyi bilir. Çok zekidir ama çalışmayı sevmez. Güzel nargile yapar. Kola, absoult ve john walker'ı çok sever. Kabileyetlidir, her işten anlar. Özellikle bilgisayar da güzel çizimler yapar. Hayalgücü çok geniştir. Animasyonu sever. İleride onu Pixar'da çalışırken görürseniz asla şaşırmayın. Zaten bu konuda düşüncelerim var. Pixar'ın, Berker'i fark etmeleri için elimden geleni yapıcam. Berker bir tek laftan anlamaz. "Yapma Berker" ya da "Yakma Berker" kelimesi en çok kullanılan kelime öbekleridir. Yaramaz çocuklar gibidir. Eline yanıcı birşey geçtiğinde onu durdurmak imkansızlaşabiliyor. Çakmak ve kibrit gibi şeylerden uzak tutmak gereklidir. Bir kötü daha huyu var, kızgın olduğunda gözü hiçbirşeyi görmüyor. Allah'tan kolay kolay kızabilen bir insan değil.
İşte Berker'i ancak bu böyle anlatabiliyorum ama gerçektende yaşanılası çocuk. 3 seneden beri, hemen hemen hergünüm bu çocukla geçti. Bazen zor, çoğunlukla eğlenceli. Tanıdığınıza pişman olmayacaksınız. Ama sizi çok seviyorsa pişman olabilirsiniz.

24 Ocak 2011 Pazartesi

İşte Benim Traji Komik Halim

Biraz önce arkadaşımın annesinden bişeyler almak için aşağıya inerken asansörü kullandım. Asansörün kapısında "Kabini görmeden adım atmayınız." yazıyordu. Ama yaralı kalbim o yazıyı "Kalbini görmeden adım atmayınız." diye okudu. İşte benim trajikomik halim.. :) 16 OCAK 2011 17:22